29 Şubat 2012 Çarşamba

Önce Basel, Sonra Zürih sonra maça doğru ilginç bir yolculuk

Birkaç bölümde anlatmayı planladığım İsviçre yolculuğuma Hoşgeldiniz…

İsviçre’nin benim için ayrı bir yer vardır. Yıllarca duyduğum dinlediğim ilaç sektörünün Avrupa’da kalbinin attığı şehir Basel’e bir gün maça gideceğimi nereden bilebilirdim.

2008 yılının Nisan ayıydı, önce bir araştırma, inceleme yapayım doğru yerlere karar vereyim doğru mekanları seçeyim dedim. Önemli bir proje almıştım. Türkiye’nin büyük şirketlerinden birinin çok özel misafirlerini 10 Ceo’yu Türkiye-İsviçre maçına götürecek seyahatin tüm adımlarını planlayacak, bu çok özel iş insanlarının yoğun programlarından 2 günlüğüne de olsa uzaklaşıp milli bir gururu paylaşacakları bir ortamı en mükemmel şekilde hazırlayacak ve bir sorun yaşanmaması adına onlara eşlik edecektim. İşte bu nedenle Haziran ayında yapacağımız seyahat öncesinde Nisan ayında 4 günlük bir inspection programı yaptım aldım sevgili asistanımı yanıma düştüm yollara.

Gitmeden önce programımızı mail ile iletmiş ve çok yoğun bir program hazırladığımızdan Zürih ve Basel’de görmemiz gereken yerlerin adreslerini tespit edip hazırlanmalarını rica etmiştik. Zaman çok değerli idi ve görülmesi gereken çok fazla yer vardı. Zürih’e indiğimizde sürücümüz Gunther bizi bekliyordu. Aracımızda navigasyon sistemi de vardı, program sürücümüzün elinde idi. İçimiz rahat arabaya bindik. Önce Basel’e gidelim akşam nasıl olsa Zürih’te kalacağız Zürih’te görmemiz gereken yerleri akşam da görürüz dedik. 

Basel’e vardığımızda başladık aracımız ile sokak sokak dönmeye Gunther programa göre sola dönüyor, navigasyonumuzdaki bayan kibarca ve ısrarla sağa dönün diye sesleniyor. Ben telefonda restaurant ile adresi teyid ediyorum, sevgili asistanım Gunther’e söz anlatmaya çalışıyor. Fazla uzatmayayım 3-4 saat içinde 3-4 yer anca gördük. Ve anladık ki bu iş ne Gunther ile ne navigasyon ile olmayacak. Neyseki Basel’de kalacağımız otelimizi maç yoğunluğu nedeni ile çok önceden rezerve etmiştik.  

Otelimiz Basel’in en güzel oteli, Rhine Nehri kıyısında tarihi bir bina. Grand Hotel Les Trois Rois. Anlamı 3 Kral. Otelin girişinde de 3 Kralın heykelleri misafirleri karşılıyor. Lobi ve kahvaltı salonu Rhine Nehri’ne bakan müthiş bir manzaraya sahip. 5 yıldızlı otelin odaları da son derece konforlu, otelin konsept olarak çocuklar için çok uygun olduğunu söyleyemeyeceğim. Bununla beraber çocuklarınız 10 yaşın üzerinde ise ve hoş bir İsviçre seyahati planlarsanız kültürün, sanatın ve doğal güzelliklerin şehir Basel’e mutlaka gidin derim.

Oteli daha detaylı incelemek isterseniz ; http://www.lestroisrois.com

Daha uygun fiyatlı ve aile olarak rahat edebileceğiniz bir alternatif http://www.hoteld.ch

İlginç bir konaklama alternatifi, kültür sanat evi ve gurme bir lezzet adresi http://www.teufelhof.com

Otelimizi görüp restaurantlarımız seçtikten sonra Zürih’e yola çıktık. Basel ile Zürih arası kara yolu ile 75 km. Rahat ve sakin bir yol. Yaklaşık 45 dakika süren yolculuğumuzun ardından otelimize vardık. Çok sevdiğim ve her gittiğim şehirde denemekten büyük keyif aldığım Design Hotels (http://www.designhotels.com/) zincirinin Zürih’teki adresi Hotel Greulich’e vardık. (Otel şu anda bu zincirden bağımsız faaliyet gösteriyor). Greulich şehir merkezinin biraz dışında sakin bir cadde üzerinde yer alıyor. İnce gövdeli uzun ağaçlarla bezeli avlusu, bu avluya bakan asma katlı odaları, paravan ile bölünmüş banyoları, tahmin edersiniz lezzetli peynirlerin sunulduğu sade kahvaltısı ile rahat ve konforlu uykular için doğru bir adres. Eğer yolculuk çocuklarla ise şehir merkezinde bir otel tercih etmek gezileri planlamak açısından daha doğru bir tercih olacaktır.

Oteli daha detaylı incelemek isterseniz ; http://www.greulich.ch

Evet eşyalarımızı otelimize bırakıp elimizde hala onlarca görmemiz gereken yer ve mekan olan listemizle otel lobisinden şehir merkezine gitmek üzere bir taksi çağırdık. İşte o taksinin gelmesi ile başladı yolculuğumuzun tüm çözümlemeleri. Yurdum insanı köyünü, tarlasını, memleketini bırakıp göç etmiş İsviçre’ye. Büyük bir çoğunluk taksi sürücüsü, Sivas’tan, Tokat’tan, Çorum’dan, Erzurum’dan, Adana’dan ve daha pek çok yerden insanımız ekmek parası kazanıyor. Ben seyahatimizin amacından dolayı ağrılıklı olarak taksi sürücüleri ile karşılaştım. Taksiler hibrid, yollar temiz ve boş ve sürücülerde pratik zekalı olunca bizim Türk sürücümüz Gunther’in 4 saatte 4 yer gezisinin ardından 3 saatte 17 yer rekoruna imza atarak bütün listemizi bir gecede tamamlamamızı sağladı üstelik akşam yemeğine de geç kalmadan bizi Urania Restaurant’a bıraktı. Rasathane kulesinin altında bulunan bu çok hoş restaurantta işlerimizi tamamlamanın verdiği huzur ve mutluluk ile güzel bir akşam yemeği yiyerek otelimize döndük. (http://www.barurania.com)

Yazının 1. Bölümünü bitirmeden önce Basel Marktplatz’da yer alan çikolata dükkanına uğramayı sakın 
unutmayın demek istiyorum.

Bir daha ki bölüm inceleme gezisi devam ediyor, Zürih notlarımız ve maça 2 ay kala…
Yakında…

Sevgiyle kalın, çikolatalı günler…



1 yorum:

Adsız dedi ki...

I go to see each day a few sites and blogs to read
content, but this blog gives feature based writing.



Also visit my web-site :: http://Www.christkorner.com/GaryBarbo

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı